Sezonun ilk yarısında inişli çıkışlı performans sergileyen son 2 yılın Türkiye Ligi şampiyonu takımın devre arasında belirli değişiklikler yapması bekleniyordu. Mancini göreve geldiğinde Fatih Terim'in oluşturduğu bir kadro vardı ve Engin Baytar hariç kadrodaki bütün oyunculara süre vererek izlemeye, gözlem yapmaya çalıştı. Tabi bütün oyunculara eşit miktarda dağılmadı bu süre Drogba, Sneijder, Muslera, Melo, Selçuk ve Burak gibi takımda yeri banko olan futbolcular bulunduğundan, kalan diğer boş yerlerdeki oyuncular sürekli sirkülasyon halindeydi. Terim döneminde çok forma şansı bulamayan Ceyhun ve Gökhan Zan gibi oyuncular Mancini'nin gelişiyle ve değişen taktik varyasyonlarıyla takıma monte edilmeye çalışıldı, özellikle Gökhan Zan Juventus maçlarında gösterdiği performansla antrenörünü yanıltmadı ve değerli bir alternatife dönüştü.
Devre arasına girilmesiyle beraber takımdaki sayısal yabancı sorunundan ötürü Türk statüsünde oynayabilecek oyuncuların transfer edilmesini bekliyordu futbol kamuoyu. Eskişehir'den Tarık Çamdal ve Veysel Sarı, Kayseri'den Salih Dursun bunların başlıcalarıydı. Yabancı oyunculardan ise Dany, Amrabat ve Riera'nın muhakkak takımdan gönderilmesi ve alınabiliyorsa yerlerine daha kaliteli, 11'i zorlayabilecek kapasitede oyuncular alınma ihtimali basına sızan ve birkaç yöneticinin bizzat verdiği beyanatlardı. Ancak işler pek de düşünüldüğü gibi gitmedi, Eskişehirspor yönetiminin Tarık ve Veysel için kadro dışı kararı vermesi ve sezon sonunda kontratı bitecek oyuncular için afaki ücretler talep etmesi, her iki oyuncu için bizzar Önder Özen'in talibiz şeklindeki beyanatları bu iki transferi çıkmaza soktu. Gönderilecek futbolculardan ise Amrabat'ın şimdilik yurt içinden gelen tekliflere sıcak bakmaması ve takımda mutlu olduğunu beyan etmesi, Riera'nın kalan 6 aylık alacağının tamamını istemesi üzerine sözleşmesinin feshedilememesi gibi sorunlar süregeldi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen sarı kırmızılı takım transfer politikasında bana göre olumlu bir hamle yapıp, hazır 'çilek' almaktan vazgeçip, yetiştirip 'çilek' kıvamına getirebileceği oyunculara yöneldi.
Sarı kırmızılı takımın ilk transferi İsviçre'nin Grashoppers takımından 3.500.000 € karşılığında transfer ettiği İzet Hajrovic, Bosna futbolunun gelecek adına çok şey beklediği bir sağ kanat oyuncusu. 1991 doğumlu oyuncu İsviçre'de doğup büyüdü hatta Bosna Hersek milli takımından önce İsviçre adına alt yaş kategorilerde görev alıp A Milli Takım seviyesinde de resmi olmayan bir maçta mücadele etti. Ancak daha sonra tercihini ailesinin topraklarından yana kullandı ve Bosna Milli formasını 4 defa giyme başarısını gösterdi. Brezilya'da gerçekleşecek 2014 Dünya Kupası'nda da bir sakatlık yaşamaz ise kadrodaki yeri garanti olan oyunculardan biri. En önemli özelliği füze diyebileceğimiz sertlikte, isabetli şutlar çıkarması ve çok enteresan noktalardan frikik gollerine imza atabilmesi, Mancini'nin bir türlü işletemediği kanat organizasyonları için değerli bir alternatif konumuna gelebilir, öte yandan Sneijder'in yaşaması muhtemel sakatlık problemleri sonucunda onun yerini doldurabilecek özelliklere sahip olan Hajrovic, sınıf atladığının bilincinde olur ve kendini geliştirmeye devam ederse 5 büyük ligden birine gitmemesi için herhangi bir sebep yok. Ayrıca yaşının genç olması sebebiyle birkaç sezon da gerekli verimin alınamaması durumunda Avrupa'nın çeşitle liglerine çok rahatlıkla satılabilecek bir futbolcu.
Muhtemelen yarın resmi sözleşmeye imza atacak olan Alex Nicolao Telles, Brezilya'nın Gremio takımından transfer ediliyor. Bonservisine dair şu an kesin bir bilgi olmasa da 7.000.000 € civarı bir ücret ödeneceği gazetelerde belirtiliyor. Yıllardır büyük sıkıntılar çektiği sol bek mevkisi için çok değerli bir oyuncuyu kadrosuna katıyor Galatasaray. Mancini'nin uzun zamandır takip ettiğim bir oyuncu dediği Telles, hücumu seven yapısıyla ön plana çıkıyor. Savunma kısmında belirli eksikleri olsa da, özellikle başlangıçta Türkiye liginde çok fazla zorlanmayacaktır. Hajrovic için geçerli olan başarılı olamaması durumunda zarar edilmeden satılır durumu pek Telles için geçerli değil çünkü hatırı sayılır bir bonservisi ücreti ödenerek takıma katılıyor. Ancak en başta da belirttiğim gibi gelişmeye çok açık bir oyuncu ve Brezilya Milli Takımında oynamak istediğini deklare ediyor, bu açıklamadan Türkiye'ye tatil amacıyla gelmediğini sınıf atlamak için burada bulunduğunu çıkarabiliriz.
Gelelim Türk transferlere takımın iskeletinin yabancı oyunculardan kurulu olması ve kulübedeki oyuncu yetersizliği sebebiyle Türk trasnferlere ağırlık vermesini beklediğimiz Galatasaray şimdilik yavaş gitse de alternatif yaratabilecek iki oyuncuyu kadrosuna kattı. Kayserispor'dan sağ bek oyuncusu Salih Dursun ve Bucaspor'dan orta sahanın ortasında görev yapan Umut Gündoğan. Salih kendi pozisyonunda Milli Takım için adı geçen, geçmesi muhtemel oyuncular içerisinde yer alıyor ve ilk yarıda çok kötü bir performans sergileyen Kayserispor adına en dikkat çekici oyunculardan biriydi. Bonservisine 2.750.000 € ödenen 21 yaşındaki oyuncunun formayı alabilmesi yabancı kuralının büyük sıkıntılar çıkardığı bu günlerde en çok Mancini'yi mutlu edecektir. Ptt 1. Ligi çok takip etmeyen bir futbol sevdalısının bile sezonun ilk yarısında adını birkaç kez duyduğu Umut Gündoğan, sarı kırmızılı takımın orta sahası için beklenmedik bir sürpriz gerçekleştirebilir. Oyunu çift yönlü oynaması en büyük artısı olan Umut, bonservisine verilen 550.000 € nun hakkını teslim edecektir.
Mantıklı bir transfer politikası uygulamaya koyan sarı kırmızlı takım için en önemli sorunlardan biri yaş ortalamasıydı. Fakat yapılan son 5 transferin(Bruma, Hajrovic, Alex Telles, Umut, Salih) yaş ortalamasını 20 olması ne kadar doğru ve mantıklı hamleler olduğunu ortaya koyuyor. Tabi gözden kaçmaması gereken büyük sıkıntı yabancı problemi, önümüzdeki yıl uygulamaya konulur ise 5+0+3 kuralı ile yaz transfer döneminde Galatasaray'ın Türk statüsünde oynatabileceği çokça transfer yapması gerekecektir ve bununla beraber bazı değerli yabancılara da veda etmesi.